Bir ramazan ayı daha geldi ve geçti. Şöyle bir oturup ta muhakemesini yaptınız mı? Bu ay içinde yapılan tüm ibadetlerin size ne getirisi oldu? Ramazan ayının aslında insan hayatında çok önemli bir yeri vardır. Bir çoğu için sadece aç ve yoksulların neler yaşadıklarını, kendilerini nasıl hissettiklerini anlayıp, onlara daha çok merhamet ve yardım etmek, birbirimizle paylaşmayı öğrenmek ve kendini terbiye etmek gibi en alt seviyeden bir algı payı çıkartmak olsa da, bunun bile büyük bir kesimde kalıcı bir getirisi olmuyor! Çoğumuz bu ayın amacını bilmediğimiz gibi, araştırıp, düşünme eyleminde bile bulunmuyoruz. Bu böyledir deyip, bilinçsizce her şeyi yapma gayretine düşüp, ardında ulaşılması gereken amacı göremediğimizden, kendimize eziyet ediyor ve ibadetler bitince de getirisi olmayan bir zaman kaybına sebebiyet vermekten başka bir şey yapmıyoruz! İbadetlerimizin illaki her bilinç boyutunda getirileri çok farklıdır! Yani her kişi bunu farklı algılar ve hayatında uygulamaya başlar. Bunu yargılamak amacında değilim ve bilirim ki asla bunun hiçbir getirisi yada etkisi olmaz kimseye! Herkes fıtratınca, bilinci elverdiğince anlayacak ve uygulayacaktır bildiklerini! Ben bugün sadece diyorum ki; Bu ramazanın getirisi farklı olsun! "Fark etmeye çalışalım, daha çok gözlemleyelim, hep aynı şeylerin kontrolü altında olmaktan kurtaralım bilincimizi, hayatımızı dalgalandıralım, bedene dönük isteklerden çok, ruhun ihtiyaçlarına yönelelim.

Orucumuzu sadece açlıkla tutmayalım. Bazı ihtiyaçların yerlerini değiştirerek, asıl ihtiyaçlarımızı ön plana çıkaralım.. Bilincimizin farkındalık alanını genişletmek amacı ile ve bu yönde fiil ve eylemler yaparak belli bir sürece indirgemeden, hayatımızın sadece ramazan süreci adı verilen kısa bir sürecinden değil de, her döneminde uygulanan bir eylem, hayatımızın bir parçası bir düsturu halinde tutmaya devam edelim. Aslında sonsuz sınırsız, zaman ve mekan ötesi bilincimizi tüm var olduğunu sandığımız bağlarından temizleyelim.. Kıblemiz; korkusuzluk, düşler, sevdalar, doğrular, güzel şeyler ve onları tetikleyen güzel huylara yönelmek olsun. Zekatımız "Şifa" olsun! Her ihtiyaca, her acıya "Şifa" verenlerden olalım, bize şifa verenlerin ellerinden tutalım.. Abdestimiz, suyla sabunla değil, farkındalıkla, severek, kötü huylardan arınarak temizlenerek olsun.. Bilincimizi temizlemeye çalışalım, arınmaya çalışalım.. Tüm ön yargıları hayatımızdan atıp, sevgi çerçevesi ardından bakmayı öğrenelim..
Hep önümüze bakalım, her an gördüğümüz her olaydan sorumlu olduğumuzu aklımızdan çıkarmayalım.. Her durumda sisteme, evrene, insanlara faydalı olacak, fiil ve eylemleri açığa çıkarıp bunların sisteme nasıl bir etki verdiğine ve bu sistemin muazzam işleyişine şahitlik yapalım.. İşte en alt düzeyde aç kalarak, elini eteğini tüm bedene dönük şeylerden çekerek, abdest alırken ,zekat verirken ve salat(namaz) seyrinde "Allahu ekber" deyip sadece bir yere odaklanma çabasında bulunduğunda, aslında bu bilince ulaşmak, bunları fark etmek ve sistemdeki yerini görmendir amaç! Asıl oruç, asıl abdest, asıl zekat ve namaz budur.. Her şeyin hakkını vererek, bilinçli olarak hayatına geçiren, uygulayabilen bireyler olmak ve bu yolda güzellikler üreterek, kendi şuurunu genişletip, bu sayede kendini bulup , bunun yanı sırada tüm insanlığa, sisteme faydalı olmak adına adımlar atan, yolunu bu şekilde ilerleyen güzel insanlardan olmak dileği ile..
A.Kemale Aladağ