Yapılan araştırmalar sonucunda bir restoranın başarılı olabilmesi için konumu, ambiyansı ve yemekleri kadar müziğinde önemli olduğunu unutmamakta fayda var. Geçmiş tecrübelerime baktığımda öyle şık öyle ihtişamlı mekanlara yemek için gittiğimde yapılan müzik yayınının bir kadar kötü olduğunu tespit etmişimdir. Hatta bazen servisi almadan kalktığım bile çok olmuştur. Kaliteli ve lezzetli yemekler için önce iyi bir aşçı sonra iyi bir mutfak gerekir değil mi? O zaman gelin birde müziği irdeleyelim. İyi bir müzik yayını için mekanın akustiğinin düzgün, yayın sisteminin kaliteli olması şart ama bunlar yeter mi üzgünüm yetmez. Hoparlörlerin konulduğu yerler, duvarların yapısal dokusu, zeminin nelerden yapıldığı, koltuklar, masalar, kumaş gibi ses emici özelliği olan malzemelerin yoğunluğu müzik yayınını olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkiler.

Son döneme baktığımız da yani son 3 yıl diyelim birçok restoran veya benzer kuruluşlar kapısına kilit vuruyor. Büyük paralar harcanarak açılan, hatta tanıtım ve reklamı çok iyi yapılan mekânlar bile kısa bir süre sonra kapılarını kapata biliyor. Bu durumun başta ekonomik kriz olmak üzere birçok sebebi var bunları biliyoruz. Ancak misafirlerin kendilerini geldikleri mekânda rahat hissetmemesi de çok önemli bir neden. Bir mekana ilk kez bile gittiğinizde kendinizden bir şeyler hissetmezseniz oradan biran evvel kalkmak istersiniz. Bunun olmamasını olumlu yönde etkileyen ise misafirlerin bir restoran ya da kafenin ambiyans ve müziğin etkisi çok büyüktür. Eğer gittiğiniz bir mekandan etkilenmişseniz ertesi gün arkadaşınız ile konuşurken “ dün gittiğimiz mekanın ambiyansı muhteşemdi” veya “ müzik seçimi ve ses sistemi harikaydı” dersiniz değil mi ?. Tabii bunun tam tersi de olabilir.
Yine yapılan araştırmalar çalınan müziğin ve tabi ki kalitesinin, misafirlerin yüzde 62’sinin restoran seçimini etkilediğini ortaya koyduğunu görüyoruz. Yapılan doğru müzik stratejik olarak kullanıldığında müşterinin bilinç altında özel bir deneyim yaratarak mekân ile müşteri arasında duygusal bir bağ oluşmasını sağlıyor.
Bir başka önemli tespit ise “ Restoran ve kafelerde çalınan müzik, müşterilerin mekânda kalma süresini, hatta harcayacakları para miktarlarını da olumlu yada olumsuz yönde etkiliyor. Bakın daha seçeceğiniz müzik türü nelere yarıyor. Müzik seçimi sayesinde bir restoranda özel bir ambiyans oluşturmak, insanların yemeklerini daha hızlı ya da yavaş tüketmelerini sağlamak da mümkün oluyor.
Sizden isteğim bu yazımı okuduktan sonra gittiğiniz ilk yemekte sizlerde tespitlerinizi yaparak bizlerle paylaşın.
Yayın sistemi kaliteli, akustik düzgün olmalı. Restoranların birçoğunda mimari hatalardan kaynaklanan akustik problemler yaşandığını ve bu sorunların restoranları kapanmaya kadar götürdüğünü daha önce belirtmiştim. Akustiği düzgün olmayan mekanlarda yapılan müzik yayınının, ne kadar doğru olursa olsun olumlu sonuç vermediğini bir çok mekanda tespit ettik. Asıl mesleğim müzik ve sanat danışmanlığı olmasına ragmen iç mimarlığa olan ilgim bu konuları araştırmama sebep olmuştur. Bu iyi bir şey mi ? Eşim için hayır. Çünkü özellikle ilk kez gittiğimiz bir mekanda, mekanın mimari yapısı, konumu, ambiyansı, personelin davranış biçimi, mönüsü ve tabi ki müzik yayını. Birinin bile eksik olması o akşam yemeğini sekteye vura biliyor. Buradan çıkan sonuç çok bilmek bazen iyi olmaya biliyor. Döneyim kendi konuma;
“ Gittiğim birçok restoranda özellikle mekanın akustiğini etkileyen hatalar görüyorum. Böyle mekanlarda ses doğru yayılmadığı için uğultuya kadar varan problemlerle karşılaşılabiliyor. Eğer ortamda sesin düzgün yayılımına engel olan mimari problemler varsa müziğin de çok fazla önemi kalmıyor. Çünkü iyi müzik yayını için mekanın akustiğinin düzgün, yayın sisteminin kaliteli olması şart! Ancak bunlar yapılan tespitler sonucunda yetmiyor.”
Önce doğru malzeme, sonra müzik seçimi Bir restoranda doğru müzik yayınının önemini yani olmazsa olmazları; “Kaliteli bir teknik altyapı yapıldıktan sonra tabii ki doğru cihazların seçimi ve yerleştirilmesi gerekiyor. Amfi seçimi, binanın tavan yüksekliği ve metrekaresiyle doğru orantılı olarak seçilen hoparlörlerin yerleri, duvarların yapısı, zemin, koltuklar ve masalar, kumaş gibi ses emici özelliği olan malzemelerin ne kadar olduğu, müziğin mekan içinde ki dağılımına olumlu yönde destek olan unsurlar. Bütün bunları en uygun şekilde tamamlandıktan sonra çalınacak eserlerin seçimi üzerine tespitler yapabiliriz. Restoranların konseptine, müşteri profiline ve mekanın özelliğinden dolayı geçirilen zaman göre müzik türünün belirlemesi gerekmektedir. 3-4 saatten fazla sürebilen, oturumlarda rahat bir sandalyede oturulan uzun bir sohbet eşliğinde yenilen yemek esnasında çalan müziğin rahatlatıcı bir tempoya sahip olması son derece önemlidir. Bunlar yine konsepte ve mekanın kuruluş tarzına göre eski 45’ likler, Soft jazz tarzlarında olabilir.”
Bu bilgiler ışığında o zaman afiyet olsun hepinize.
Sevgiyle ve her daim müzik ile kalın…
Yorum Ekle veya Yorum Oku